Giriş

Giriş
Bazı kadınlar kalabalık sofraları terk eder. Bazılarıysa hiç kurulmamış masalardan kalkar usulca. Bu kitap, yalnızlığın bir acı değil; bazen bir başlangıç, bazen bir zafer, bazen de hiç söylenmemiş bir "hayır" olduğunu anlatıyor. Sevdiği adam uzaklarda olan ama hâlâ pencereyi açık bırakan bir kadın… Eşinin adını artık yüksek sesle anmayan ama her sabah onun bardağını hâlâ masaya koyan biri… Gerçek bir hayata adım atmak yerine, hayaline sığınmayı seçmiş, kalbini düşlere mühürlemiş başka bir kadın… Ve bir gece vakti, bir otel odasında, saatlerce bekleyip “belki de artık gelmeyecek” bir adamın adını dudaklarının arasına kıstırmış bir diğeri… Karanlık ormanların kıyısında, büyülerini aynalara fısıldayan bir cadı da var bu sayfalarda. Yalnız kalmayı seçmiş değil; içindeki sesi duyabilmek için herkesten uzak durmuş. Ne bir lanetle, ne de bir aşk uğruna… Sadece kendiyle kalmayı öğrenmiş, kendiyle dost olmuş bir kadın o. "Aynanın Ardında ki Kadınlar", bir kayboluş hikâyesi değil. Aksine, kendine dönmenin, kendi sesini duymanın, hayattan bir adım geri çekilerek aslında ona en çok yaklaşmanın öyküsü. Her kadının içinde bir pencere vardır; bu kitap, o pencereye bakanların kitabı. Ve belki de o pencerenin ardında bir cadı oturuyordur, sessizce seni bekleyen...

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ